Dârul Harpte Faiz Alınır mı ?
Bir ülke, hiç bir vakit Hukūk-ı İslâmiyye ile müşerref olamamış veya müşerref olduktan sonra nauzübillah sonradan Dîn ve namus düşmanı bedbahtlar eliyle bu ḥuḳūḳ-ı Şerif ibtâl edilmiş, yerine seküler bir nizâmat kâim edilmiş ise mezkûr belde o vakit i’tibariyle dâru’l harb (dâru’l küfür) hükmünü, sâkinleride harbî (dâru’l harb vatandaşı) vasfını alır.
Artık bu ülke hudutlarında, akid yapılan harbî’nin rızası dahilinde, kat’i surette cebir, hile ve yalan olmaksızın! Ve akdi yapan müslümânın bu alış-verişten kazançlı çıkması şartıyla yapılan her türlü fâizli muamele ile harbînin malını almak Hanefî mezhebine göre câiz olur.
Şayet, fâiz muâmelesi yapılan kimse mü’min harbî (dâru’l harb vatandaşı müslüman) ise alınan fâiz, tenzîhen mekrūh ‘tur.
Selâmün aleyküm hocam, son cümlede tenzîhen mekrūh yazmışsınız, mubah değil midir? Hangi kaynakta tenzîhen mekrūh yazıyor?
A.selam. İlleti, fâiz muâmelesi yapılan mü’min harbi bu akidden zarara uğramış ve hüküm olarak haram işlemiş olmakla buna sebebiyyet veren diğer mü’min için bu akid tenzihen mekruh olmuştur.
Hocam, harama sebeb olan musluman`in yaptigi amel`in neden tenzihi mekruh oldugunu anlamadim. Yani harama sebep olan seyin de haram olmasi gerekmez mi?
Merhaba Mehmed. Bu asli i’tibariyle mübah olan bir malı zimmetine akid ile almaktan ibarettir. Bu yazımı okur iseniz mes’ele anlaşılacaktır. https://ilyascanyildiz.com/hanefi-mezhebine-gore-darul-harbde-faiz-neden-caizdir/
Bu akid ile karşı tarafda kazanabilir; bankaların yapdığı anlaşma gibi. Burada mes’uliyyet, tamâmı i’tibariyle karşı tarafa aiddir.